Türk Mutfağında Çorbanın yeri
Çorba, suyu fazla olan bir yemek çeşididir. Türkçe sözlükte Farsça “şorba” olduğu belirtilirken sebzeyle veya etle hazırlanan sıcak sulu içecek diye tanımlanmaktadır. Gerçekten dilimizde çorbayı yemek yerine içmek ifadesi kullanılır. Ayrıca çorba etmek (bir şeyi karıştırmak.), çorba gibi (pek sulu yemek), çorba içmeye çağırmak (yemek yemeğe çağırmak), çorba kaşığı (yemek yerken kullanılan tatlı kaşığından büyük kaşık), çorbada tuzu bulunmak (bir iş ya da görevde az da olsa emeği geçmiş olmak.), çorbaya dönmek (karmakarışık duruma gelmek, içinden çıkılmaz bir durum almak) gibi deyişler Türk mutfağında çorbaların maddi olmayan kültüre yansımaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka etkileşimde bir olayı, olguyu anlatmada kullanılan ironik bir mizahı da içeren maniler olmuştur. Çorbalarla ilgili yöresel bazı maniler şöyledir.
Çorba ile ilgili olarak Hafid Efendi, ed-durerü’l müntebahati’l-mensure fi islahi’l-galatati’l-meşhure adlı kitabında şu bilgilere rastlanmıştır. “Pirinç ve benzeri hububattan tabh olunan taam-ı marufun ismi. Fariside tuzlu manasına olan şur ve cins-i taam manasına olan ‘aba’ dan mürekkep şürebanın muhaffetti. Şurbadan galat olup Arabide ‘marak’ derler.” Burhan-ı Katı isimli bir başka kitapta ise “Şurbac” kelimesinde “şurbanın Arapçalaştırılmışıdır, kaynamış et suyuna denir, daha sonra da et suyundan yapılan taama denir”. Bu bilgiler ışığında çorba kelimesinin dilimize Farsçadan geçtiği bilinmektedir (Kut, 1989; Arlı, 1982).
Çorbanın Anadolu kültüründe ve Türklerde folklorik önemi çok büyüktür. Türklerin bütün hayatları boyunca yani çocukluktan ölünceye kadar vazgeçemedikleri bir gıdadır. Batı’da sadece iştah açıcı olarak tüketilen çorba, bizim kültürümüzde yemek olarak yer almaktadır. Sofranın temsilcisi ve yöneticisi olan bir yemek türü olarak ifade edilebilir. Bir zamanlar Orta Çağ’da Orta Asya’da yaşayan göçebeler arasında çok yaygın olan ve tahıllardan yapılan sulu lapamsı yiyeceklerin Osmanlı döneminde ve günümüzde Türkiye’nin her yerinde iştahla tüketilen çeşitli
En İyi çorbalara dönüştürüldüğü söylenebilir. Türkler, Anadolu’ya geçtikten sonra geleneksel
beslenme kültürlerinin bir parçası olan çorba içme alışkanlığını sürdürmüş ve zenginleştirmişlerdir. Osmanlı sofrasında başyemeklerden olan çorbanın geçmişi çok eskidir. Çorbaların geleneksel bir yiyecek olması dışında besleyici ve ekonomik oluşunun toplumun tüm kesimleri arasında yayılmasının bir nedeni olduğu açıktır. İmparatorluğun her yerinde halkın en alt kesimlerinden padişaha kadar herkesin akşam yemeğinde hatta sabah kahvaltılarında bile çorba içtiği kaynaklara geçmiştir (Yerasimos, 2006). Osmanlı mutfağında pişen çorbaların malzeme zenginliği ve çeşitliliği oldukça geniştir. Genel olarak Türk mutfağında hazırlanan çok çeşitli çorbaları ana malzemesine göre sıralamak mümkündür.
Tahıl ve Hamur-Unla Hazırlanan Çorbalar
Bunlar çoğunlukla unun yağla kavrulmasıyla miyane hazırlama esasına dayanır. İçerisine et, tavuk suyu ya da sade su konularak hazırlanır. Bazen de yarma, bulgur, pirinç, mercimek, nohut, şehriye, erişte gibi maddeler katılarak hazırlanır. Bu gruptaki çorbaların bazılarına pişmiş et, sebze gibi diğer besinler de katılabilir. Bu tip çorbalardan özellikle tarhana Türk halkının beslenmesinde önemli bir yere sahiptir. Buğday Çorbası, bulgur çorbası, erişte çorbası, şehriye çorbası, pirinç, tarhana çorbası, düğün çorbası bu tip çorbalara örnek olarak verilebilir (Arlı 1982, Doğanbey 1988, Yerasimos 2006).
Kurubaklagillerle Hazırlanan Çorbalar
Bu grupta yer alan çorbalar, genellikle kavrulmuş soğanla birlikte içerisine konulan mercimek, nohut vb. kurubaklagillerin; et, tavuk suyu ya da sade suda yumuşayıncaya kadar pişirilmesi ile elde edilen çorbalardır. İçerisine kıvam arttırıcı olarak tahılları özellikle de un katıldığı da görülmektedir. Bazen de sadece kurufasulye nohut gibi kurubaklagillerin sade suda haşlanarak başka bir yerde hazırlanan ayranın içine katıldığı ve soğuk olarak servis edildiği de bilinmektedir. Bu tip çorbalara; nohut çorbasını, mercimek çorbasını, ezogelin çorbasını, soğuk çorbayı örnek olarak vermek mümkündür.
Su Ürünleriyle Hazırlanan Çorbalar
Bunlar genellikle Türk kültüründe sıklıkla görülmeyen, daha çok Ege, ve Karadeniz bölgelerinde rastlanan su ürünleri ile hazırlanan çorbalardır. Temel malzeme olarak genellikle balıklar (Hamsi, iskorpit, akya) kullanılan çok nadiren istiridye, deniz salyangozu çorbalarıdır. Balık etlerinin kavrulmuş soğan ile haşlanması ile yapılırlar. İçerisine aromatik otlar katılarak servis edilirler.
Et ve Sakatat Çorbaları
Bu grupta yer alan çorbalar; et, tavuk suyu ya da sade suda içerisine konulan malzemenin yumuşayıncaya kadar pişirildiği ve genellikle yine içerisine çorba hazırlama sosu olarak miyanelerin hazırlanarak konulduğu, bir çeşit terbiyeli çorbalardır. İşkembe çorbası, kelle, paça, uykuluk, ekşili çorba, ciğer çorbası bunlara örnek olarak verilebilir.
Tavuk ve Diğer Kümes Hayvanı Etleri İle Hazırlanan Çorbalar
Bu grupta yer alan çorbalar et, tavuk suyu ya da sade suda içerisine konulan tavuk yada diğer kümes hayvanı etlerinin haşlanıp didilerek içerisine katılması sonucu elde edilirler. Çoğunlukla tavuk yada kümes hayvanı eti ile birlikte bulgur, yarma, mısır, pirinç gibi tahıl ürünleri katılarak hazırlanmaktadır. Bu guruba pirinçli-pirinçsiz, terbiyeli, sebzeli, erişteli çorbalar örnek olarak verilebilir.
Yoğurt ve Sütle Hazırlanan Çorbalar
Bu tip çorbalar, ana malzemesi yoğurt ya da süt olan çorbalar olup genel itibariyle et veya tavuk suyu ile hazırlanabildiği gibi, sade suya yoğurdun ve sütün terbiye şeklinde katılarak da hazırlanabilir. Bu gruptaki bazı çorbalara tahıl tanelerinin de katıldığı bilinmektedir. Bu gruptaki çorbalara ak çorba, bozca çorbası, ayran çorbası, düğ çorbası örnek olarak verilebilir.
Sebze Çorbaları
Bunlar çoğunlukla sebzelerin çok küçük parçalar şeklinde doğranarak et, tavuk suyu ya da sade suda içerisinde pişirilmeleri sonucu elde edilirler. Ancak yaprak sebzeler bütün olarakta konulabilir. Tüm Türk çorbalarında olduğu gibi sebze çorbalarına da bir terbiye hazırlanarak ilave edilebilir. Isırgan, lahana, havuç, şalgam, taze bakla, soğan vb. çorbaları bu guruba örnek olarak verilebilir.
Türk mutfağındaki çorbaların malzemesine göre çeşitliliği pişirme tekniği açısından düşünüldüğünde daha da çoğalmaktadır. Pişirme tekniği açısından çorbalar; miyaneli çorbalar (düğün, işkembe, kelle, tavuk, vb.), taneli çorbalar (ezogelin, pirinç, sebze vb.), ezme çorbalar (mercimek, sebze, patates, nohut vb.) ve diğer çorbalar (her üç hazırlama tekniğini birlikte içeren çorbalar) olmak üzere dört grupta toplanabilir.
Türk beslenme kültüründe hazırlanan çorbaların çoğunda yaş ya da kuru nane kullanılmakta ve üzerlerine kızdırılmış tereyağı ya da sıvı yağ dökülmektedir. Pek çok çorba çeşidinde de yumurta sarısı ve süt ya da yoğurtla hazırlanan terbiyeler, yine yumurta sarısı ve limon suyu ile yapılan terbiyeler, bazen de sirkeli ve sarımsaklı terbiyeler kullanılır. Servislerinde ise limon, salçalı sos, kızgın yağ, çeşitli baharatlar ve bazen de kurutulmuş (bayat) ekmekler kullanılmaktadır.
Türklerde Avrupa ve Amerikan kültürlerinin aksine, daha çok sulu olarak pişirilen yemekler yenmektedir. Sebzelerin, tahıl ve kurubaklagillerin çoğu; kıymalı, kuşbaşı etli, soğanlı olarak su ile pişirilerek yenmektedir. Bu nedenle çorbaların zengin çeşitlerini Türklerin geliştirdiği düşünülür. Yaygın bir kültüre göre kahvaltı olarak çorbanın tercih edilişi bu gün bile geçerliliğini korumaktadır . Türk sofralarında menü genellikle çorba, ara yemeği olan bir etli yemek, pilav ve börek, sebze yeme ği ve tatlı sırasıyla olabildiğince uzatılabilen bir menüden oluşur. Çorba ilk yemektir, menü sonunda; doyulmadıysa herkes karnını doyursun diye mutlaka bir pilav ve en son olarak ta hoşaf eklenir
Çorba kapaklı bakır taslarda veya porselen çorbalıklarda sofraya gelir. Et, tavuk, balık suları, yoğurt, pirinç, bulgur ya da çeşitli sebzeler ve sebze kökleriyle zenginleştirilen çorbaların mideyi ardından gelecek yemeklerin etkisine hazırlama fonksiyonu olduğuna inanılır. Çorba aile büyüğünün duasıyla ya da Besmele ile içilmeye başlanır. Bu önemli yiyeceğin tüketilmesinde, her zaman ince bir sanat niteliğinde olan el oyması şimşirden, fildişinden, gümüşten, mercanlı, sedefli ve telkari nefis sanat eseri niteliğinde kaşıklar kullanılırdı
Günümüzde de çorbalar Türk mutfağında yüzlerce çeşidi ile yaygın olarak tüketilmektedir. Bazı çorbalar, özel günler olarak nitelendirebileceğimiz dönemlerde muhakkak yapılır, misafirlere ikram edilir. Düğün çorbası, toyga çorbası, yayla çorbası vb. bunlara örnek olarak verilebilir. Hasta ziyaretlerinde hasta evine çorba götürmek de geleneklerimizdendir.
Çorbaları genellikle bulundukları coğrafi bölgelerin ürünleri şekillendirmektedir. Bir yörede yetişen bir sebze, yaygın olarak üretilen tarımsal maddeler, ot ya da herhangi bir gıda maddesi öncelikle çorbalarda kendini göstermekte, daha sonra o yöreye ait tüm yiyecek çeşitlerini zenginleştirmektedir. Her yörenin kendine has bir yiyecek hazırlama, pişirme ve saklama şekli vardır.